
Bunun belli başlı iki sebebi var.
Birincisi Devletin yüz elli yıldan bu yana Ereğli'den Amasra'ya kadar olan bölgeyi bir sanayileşme alanı olarak görmesi. Ve her ağır yatırım hamlesinde bu bölgenin ön plana çıkması.
İkincisi, Filyosluların kurulacak sanayi tesislerine karşı çıktıkları ölçüde turizm yatırımı yapmaya karşı duydukları şiddetli isteksizlik.
Bir defa şunu açık seçik görmek lazım. Filyos hiçbir zaman Kemer, Bodrum, Ilıca vs gibi bir tatil beldesi olamaz. Buna ne sahili, ne iklim yapısı, ne doğası elverişlidir. Filyos'un olsa olsa bir Amasra olması beklenebilir ki, maalesef Filyos'ta, Amasra'yı Amasra yapan özelliklerin çoğu yoktur. Amasra'da oraya özgü bir çok şey bulmak mümkünken, Filyos'ta buna hiç rastlanmadığı gibi bu yönde bir imaj/marka oluşturma çabası da yoktur. Örneğin tahta işçiliği ve bez dokumacılığı turistleri Amasra'ya çeken alternatif bir faktördür. Ziyaretçilerin kent içinde dolaşmalarını ve alışveriş yapmalarını sağlayan çok önemli bir faktör hem de.
Filyos'un turistlerin ilgisini çekip onlara satabileceği geleneksel bir ürünü var mıdır acaba?
Yoksa, neden bunca yıldır yaratılmamıştır?
Devrek bile bastonculuğu 1985'den sonra yeniden keşfetti. Baston sayesinde (deniz filan da yo orada) her gün Devrek'e yüzlerce turist geliyor.
Pansiyonculuk Filyosta adeta kaplumbağa hızıyla ilerlerken diğer tür konaklama tesislerinin esamesi bulunmamaktadır. Hasbelkader bir otel yapılacaktır ama bununla turizm faaliyetlerinin gelişeceğini ummak aptallık değilse bile safdilliktir. Amasra'da hali hazırda 24 otel vardır. Bunun iki katı kadar da pansiyon hizmet vermektedir. Bugün sadece yaz aylarında değil, hafta sonlarında ve bayram tatillerinde bile Amasra'nın nüfusu 3 katına çıkmaktadır.
Amasra, aslında Filyos'un önünde güzel bir örnektir.
Filyos'ta geliştirilecek bir turizmin hedef kitlesi, Çaycuma-Devrek bölgelerinde yaşayanlardır. Bu alanı Ankara'ya kadar uzatmak mümkün olabilir. Özellikle hafta sonu tatilleri için, bu hedef kitlenin Filyos'u tercih etmemesi için bir neden yoktur.
Ne var ki, Filyos, yıllardır bindiği dalları kese kese, bugün artık heyecan veren bir belde olma vasfını kaybetmiştir.
Oysa, örneğin, hedef bölgedeki büyük kuruluşların dinlenme tesislerini Filyos'a kurmaları teşvik edilebilirdi. Ateş Tuğla lojmanları ihya edilerek her yıl binlerce kişinin konaklayabileceği bir tatil merkezine dönüştürülebilirdi. Geleneksel elsanatları atölyeleri açılıp , çarşı içinde bir sokak tamamen bu konuya tahsis edilebilirdi. Filyos'un en güzel yerine modern bir mimari ile çağdaş bir Müze yapılabilirdi. Tarihi eserler, yapılar, temizlenip restore edilip hizmete sokulabilirdi. Örneğin, Ateş Tuğla fabrikası bir açık hava sanayi müzesi haline getirilebilirdi ki hala bu imkan var. Ve tabii bir de pansiyonculuk teşvik edilebilirdi.
Yapılsaydı ne olurdu? Filyos gene bir Kemer, Bodrum ya da Ilıca olmazdı. Ama hiç olmazsa az çok Amasra gibi bir yer olabilirdi.
Şimdilik bu trenlerin hepsi kaçmıştır.
Öyle görülüyor ki birileri, Filyos'u endüstriyel bir bölge yapmayı çok istiyor. Eğer bu seçimden seçime ağızlar çalınan bir parmak bal değilse ve bu turizm işi de refah sorununa radikal bir çözüm olamayacaksa, o zaman Filyos'un yeniden bir sanayi beldesi olması önerilerini dikkatle incelemek gerekir.
Kuşkusuz sanayi yatırımları refahı kat be kat artıracaktır. Ayrıca katkısının sadece Filyos'la sınırlı kalmayacağı, bütün bir Zonguldak vilayetini kapsayacağı da ilgililerin beyanatından anlaşılmaktadır. Bu durumda vilayetin ağırlık merkezi Filyos bölgesine doğru kayacaktır ki bunlar olumlu gelişmelerdir.
Bizim tek endişemiz, sanayileşmenin çevreye vereceği zarar, doğa üzerinde yaratacağı tahribattır.
Ancak, şunu da biliyoruz ki gereken önlemler alındığında, çevreye verilecek zarar en az düzeye indirilebilmektedir. Bazı sanayi dalları ise zaten yapıları itibariyle çevreye zarar vermezler. (Tarıma dayalı sanayiler)
Bu bakımdan, eğer bu vadi hikayeleri yalan dolan değilse, tarıma dayalı sanayi fabrikaları ile gelişmiş arıtma teknolojileriyle donatılmış sanayi tesislerinin Filyos ve civarında kurulmasına olumlu bir tavırla yaklaşmak gerekir.
Bakın, Ateş Tuğla fabrikasıyla 60 yıl birlikte yaşanmıştır
Bu fabrika yüzünden Filyos'ta kaybedilmiş herhangi bir şey var mı?
Asıl, insanlar vermedi mi en büyük zararı Filyos'un doğasına, yeşiline, denizine, kumsalına?
Bundan 60 yıl önce kurulan bir fabrikanın çevreye vermediği bir zararı, gelişmiş teknolojiyle kurulacak daha modern fabrikalar niye versin ki?
Denizi, kumsalı, ağaçları öldürmeyen bir sanayi tesisi Filyos'un kurtuluşu olabilir
Deniz, kumsal, yeşillik tahrip olmayacağına göre -tıpkı Amasra'da olduğu gibi- bir yandan turizm girişimleri de sürdürülebilir. Pansiyonculuk yaygınlaştırılırken, müze kurulur, dinlenme tesisleri açılır, gelenekselleştirilecek bir el ürünleri çarşısı açılır, imaj/marka çalışmaları başlatılır.
Gene denize girilir, gene kumsalda koşulur, gene balık tulur. Bir yandan fabrikalar çalışır, bir yandan civar illerden turistler gelir.
60 yıldan beri zaten hep böyle olmadı mı?
0 yorum