Filyos Endüstri Bölgesi Olamaz


Endüstri bitti, Zonguldak Endüstri bölgesi ilan edildi. Millette bir sevinç bir sevinç. Tabii bizim gibi konuya mesafeli duranlar da var.  Herşey bir yana şu sevinmeyi anlayamıyorum. Sanki Endüstri bölgesi ilan edilince bütün dertler bitecek. Sanki sihirli bir el değecek ve Zonguldak makus talihini yenecek.
Aslına bakılırsa, Ereğli’den Karabük’e kadar uzanan bölge 1930’larda büyük değişim geçirmiş ve Zonguldak Vilayeti gerçekten bir Endüstri Bölgesi olmuştu.  Bunun en önemli nedeni  de geniş bir alana yayılmış bulunan taş kömürü madenleriydi. 
Zamanla kömürün bir enerji  hammaddesi  olarak ekonomik  değerinin azalması, kömür üretiminin düşmesine, dolayısıyla bölgedeki endüstriyel faaliyetlerin zayıflamasına yol açtı. Uzun süre yeni yatırımların yapılmaması, bölgede işsizliği artırıcı,  gelirleri ise düşürücü bir etken oldu.
Zonguldak’taki bölgesel kriz aşağı yukarı çeyrek yüzyıllık bir maziye sahip olmasına rağmen politikacıların hiçbiri bu soruna el atıp çözmeyi beceremediler. Hakkını yememek lazım, Süleyman Demirel’in son Başbakanlık döneminde konuyla ilgilendiğini ve FİLYOS VADİSİ adıyla anılan projeyi başlattığını ancak konuyu araştıran özel şirket ve devlet kurumlarının bu yatırımı ekonomik olarak uygulanabilir (feasible) bulmadıkların biliyoruz.
Konu AKP hükümetleri döneminde de gündeme geldi. Ancak gene aynı nedenlerle yatırım planından çıkarıldı. O günden sonra sadece politik amaçlarla bölge milletvekilleri vadi projesi pilavını ısıtıp ısıtıp önümüze getirdiler. Belki yeriz diyerek. Yiyen çok oldu.
Önümüzdeki seçimlere sallantılı bir vaziyette giden AKP, şimdi aynı pilavı ama bu sefer kurtlanmış olarak önümüze dayamış durumda. Kurtlu pilavı kaşıklamaya hazırlananlar, nelerin olacağını bilmeden iştaha gelmiş bir haldeler. Fabrikalar kurulacak, limanlar yapılacak, işsizlik bitecek, tatlı kazançlar cebe inecek. Aç tavuğun kendisini arpa anbarında sanması gibi enayice bir rüya.
Ne ulaşım, ne enerji alt yapısı ortada bile değil. Liman yok. Filyos Çay’ı ıslah edilmemiş. Ki, nehrin neler yapabileceğini bir süre önce Çaycuma’nın göbeğinde yaşadığımız faciayla bir kez daha hatırladık. O yok, bu yok, dağa taşa kim fabrika kuracak?
Diyelim ki alt yapı devletin imkanlarıyla yapılacak. (Aslında imkansız. Çünkü, DSİ raporuna göre Çay’ın ıslahı, mevcut toprak yapısı nedeniyle mümkün değil.) Hangi parayla? Var mı böyle seçmene şirin görünmek için havaya atılacak para?  Kim, böyle uygunsuz (unfeasible) yatırıma kredi verir? Suudi Arabistan kralı bile vermez.
Velev ki, hepsi oldu. Liman yapıldı, fabrikalar kuruldu diyelim. Bir defa o limanın verimli çalışması lazım. Bu da bölgedeki ithalat ve ihracatçı firmaların çokluğuna bağlı olduğu kadar, dışardan bu limanı kullanmaya hevesli şirketlerin de varlığına bağlıdır. Ancak limanın üretim ve tüketim merkezleriyle bağlantıları yoksa, yabancı firmaların ilgisi minimum düzeyde olur. Bu bağlantıların kurulması ise ayrı bir yatırım ve maliyet demektir. Filyos’un şu anki ulaşım imkanları, bir endüstri bölgesinin ihtiyaçlarını karşılamaktan çok uzaktır.
Ve en nihayet, günümüz kapitalizminde, endüstriyel üretimin payı genel üretim içinde hızla düşer ve zengin ülkeler geleneksel endüstri üretimlerini hızla terkederken, bu alana yönelik yatırım yapmanın rasyonelliği sıfırdır. Bu yatırımın irrasyonel olmaktan çıkması için, ücretlerin ve çalışma koşullarının Hindistan, Çin gibi 3. Dünya ülkelerindekine eşitlenmesi gerekir. Yoksa, şimdi ağızları sulanarak Endüstri Bölgesi kutlaması yapan bölge girişimcilerimizin kazanç elde etmeleri mümkün olmayacaktır.
Ya da tersten bakarsak, Filyos Vadisine yerleşecek işletmelerde çalışacakları için şimdiden sevinen bölge halkı, ancak kötü iş koşulları (sigortasız, sendikasız, kazalara karşı tedbirsiz) ve düşük ücrete razı olmaları koşuluyla vadide iş bulabileceklerini bilmelidirler.
Filyos gibi bir yerde, endüstrileşmenin sınırlı tutulup, aşama aşama geriletilmesi ve üretimin hizmet sektörüne kaydırılarak çeşitlendirilmesi bizim gibi pek çok aklı başında insanın gönlünden ve zihninden geçen bir temennidir. Filyos’un denizi-kumu deyip duruyoruz ama bunu küçümsemeyin. Çünkü, Filyos, değerli büyüğüm Saffet Kumbas’ın bir yazısında belirttiği gibi, çok geniş bir bölgenin yegane sayfiyesidir.
Açın haritayı, bakın. Filyos’tan sonra Amasra’ya kadar sahilde böylesine geniş, açık bir alan bulamazsınız. O halde, bu kadar marjinal kıymeti yüksek bir yeri neden 20-30 yıl sonra bizi bırakıp gidecek üç beş fabrikanın endüstriyel atıklarıyla kirletmeyi göze alalım? Çok önemli arkeolojik araştırmalar yapılır ve önemli sonuçlar elde edilirken neden ilerde bölgemize büyük kazançlar sağlayabilecek böylesine onurlu bir kültürel hazineden kendimizi mahrum bırakalım?
Zonguldak’ta endüstri devri kapanmıştır. İyi de olmuştur. Yörenin denizi, ormanı, suları ve insanı daha fazla kirlenmeden endüstriyel faaliyetlerin sönmesi, bunun yerine bacasız endüstrilerin oluşturulması için iyi bir fırsat yakalanmıştır. Gerçek işadamı, gerçek girişimci, bu fırsatları görmeli ve değerlendirmelidir. İşe bakın ki, dünyanın da gidişatı bu yöndedir.
Onun için diyeceğim şudur, bölge halkı, Vali Erol Ayyıldız’ın “Endüstri Bölgesi” müjdesini (!), bu çok geç kalınmış girişimi kibarca reddetmeli, bundan böyle denizin ve yeşilin kirlenmesine, toprağın yok olup gitmesine izin vermeyeceklerini, Filyos’u bir turizm kenti olarak görmek istediklerini açık açık söylemelidirler.  

Load disqus comments

2 yorum