Bu aynı zamanda Türkiye'nin kanlı imar bilançosuna da yeni bir çentik atılması demektir.
Alışık olmadığımız bir olay değil. Ama vukuat burnumuzun dibinde gerçekleşince etkisi daha derin oluyor. Öyle ya, tam çökme anında köprüden geçen minibüsün içinde biz de olabilirdik.
Köprünün eski olması, bazıları tarafından çökmenin nedeni olarak gösteriliyor. Bu tek başına yeterli bir neden değildir.
Filyos Çayı'nın doğal dengesini bozan ve tamamen politik yetkileri kötüye kullanmaya dayanan fiziki müdahaleler bu sonuca yol açmışlardır..
Bu müdahalelerin başında, Filyos Çayı'nın sürükleyip getirdiği kum ve çakılın tamamen ticari amaçlar uğruna akarsu yatağından çekilip alınmasıdır. Böylece, köprü direklerinin içine gömülü olduğu kum ve çakıl miktarı azalmış, sabit bir biçimde ayakta kalmaları imkansız hale gelmiştir.
Çevrede Kurulan HES'ler (hidroelektrik santralleri) de benzer bir etkide bulunarak, felaketin ikinci nedeni olmuşlardır. Yapıları gereği, bu HES'ler akarsuyun kum ve çakılını tutmaktadırlar. Yani, köprünün bulunduğu alana boşalan su, kum ve çakıldan arınmış temiz sudur. Böylece, akıntı ve çekme nedeniyle azalan kum ve çakılın yerine yenisi gelmemekte, bozulan bu doğal denge sonucu, köprü ayaklarını tutan kütle zamanla zayıflamaktadır. Azala azala sonunda akıntının da etkisiyle ayakta duramaz hale gelmiş ve facianın gerçekleşmesi için kapı ardına kadar açılmıştır.
HES'lerin etkisi bir yere kadar denetlenebilir ve belli bir sayı ve mesafeyle sınırlandırılması mümkündür. Ama akarsu yatağından kum ve çakıl çekmenin affedilecek bir yanı olmadığı gibi, bozulan doğal dengenin eski haline gelmesi ise neredeyse imkansızdır.
Filyoslular, bunu herkesten daha iyi bilirler. Bilmeleri gerekir.
Bir zamanlar gepgeniş, altın gibi bir kumsala sahipken, kıyıdan kum ve çakıl çekilmesi sonucu, şekilsiz, daracık bir sahille yetinmek zorunda kalmışlardır.
Sorumlular, işledikleri bu doğa cinayetinin hesabını vermişler midir? Tabii ki hayır.
Filyosluların hesap sormayı akıl bile etmediklerinden eminim.
Genellemek pek doğru olmaz, ama çoğunluğun umursamadığından, sadece olup bitenleri şaşkın gözlerle izlediklerinden hiç kuşkum yok.
Çaycuma'daki doğa cinayetinin de hesabı sorulmayacak. Adım gibi biliyorum.
Facianın insanları kapsaması ve ölümlere sebep olması bile suçluların vicdanını sızlatmayacak.
Oysa, kimin ya da kimlerin yakasına yapışılması gerektiği apaçık ortada.
Filyos Çayı yatağındaki kumun ve çakılın toplanıp satılmasına bugüne kadar kimler izin vermişse, köprü faciasının failleri onlardır
2 yorum