Bundan kırk yıl öncesiyle bugünü kıyasladığımda, Filyos’un gereken gelişmeyi gösteremediğini görmenin bana büyük elem verdiğini belirterek başlamak istiyorum yazıma.
Oysa, bundan kırk yıl önce talih Filyos’un yüzüne gülmüş ve onu Türkiye’nin birçok kasabasından ve hatta kentinden daha ileri, zengin ve modern bir belde yapmıştı. Gelecekte, çok daha gelişmiş bir yer olmayı vadediyordu Filyos’un geçmişi.
Ancak, Filyos, bünyesindeki gelişme potansiyelini iyi kullanamadı. Talihin altın tepside ona sunduğu fırsatı, elinin tersiyle geriye itti. Bir anlamda sermayeden yiye yiye bugünlere geldi.
Filyos son kırk yılda gelişmedi mi? Elbette gelişti. Sulanmayan, ilgilenilmeyen bir fidan bile, büyüyüp koca bir ağaç olabilir. Filyos ta buna benzer biçimde rasyonel (akli) bir müdahale olmaksızın kendi yağıyla pişe pişe bugünlere geldi.
Gelinen bu nokta, kırk yıl önceki imkanların varlığıyla değerlendirildiğinde öngörülenin çok ama çok altındadır. Zorunluluğun yol açtığı gelişmelerin bizi sevindirmesi beklenmemelidir. Örneğin, kırk yıl önce Filyos’ta lise yoktu. Şimdi olması gayet doğaldır. Nüfus artışına paralel, genel okul sayısındaki artışlar, Filyos’un aynı pozisyondaki başka beldelerden daha üstün olduğu anlamına gelmez.
Evet, nüfus artmıştır ama, iş imkanlarının azaldığı, gelirlerin düştüğü bir bölgede nüfus artışı anlamlı ya da faydalı bir gelişme değildir.
Nüfus artışı beraberinde bir çok sosyal maliyetler de getirmiştir. Bina (apartman) ve sokak sayısı artmıştır. Yeni güvenlik elemanlarına, okullara, kanalizasyona, yeni çöp alanlarına, yeni sokak lambalarına, çevre kirliliğini önleyici tedbirler alınmasına, yeni cadde ve yol yapımlarına ve asfalt dökümlerine gereksinim duyulmuştur. Bunlardan hangilerinin, layıkıyla yapılıp yapılmadığı da ayrı bir konudur.
Filyos’lu olarak, övündüğümüz üç şey var: Eşsiz günbatımımız, masmavi denizimiz ve harika kumsalımız. Filyos deyince akla getirmeye çalıştığımız bu üç unsur kırk yıl önce de vardı. Üstelik deniz daha temiz, kumsal daha genişti. Demek ki, gün batımı dışında kasabamızı temsil ettiğine inandığımız deniz ve kumsalda bir ilerleme değil gerileme söz konusu.
Aynı durum yeşil alanlar için de geçerli.
Apartman ve yol yapımları, gerek düz ve gerekse engebeli kısımlardaki ağaçları ve küçük bitkileri tamamen yok etmiş. Yeterli park ve bahçe çalışmaları yapılmamış. Kıyı bölgesinin ağaçlandırılması akla bile getirilmemiş. Filyos’un, kırk yıl önce yeşil değil, yemyeşil olduğu unutulmuş.
Filyos’ta önemli bir simgesel yapı Kale’dir. Kale ve antik kente ilişkin arkeolojik kazılara başlanması, yüzümüzü güldüren olumlu bir gelişmedir. Ancak, bu saatten sonra kazıdan fazla bir değerli materyal sağlanacağını sanmıyorum. Filyos antik kentine ait sayısız heykel, süs ve kullanım eşyası halen Amasra Müzesi’ndedir. Bu eserler, kırk yıl önce o müzeye gönderildiler. Bu kırk yıl boyunca Filyos, bir müzeye sahip olamadı ne yazık ki. Oysa o potansiyel fazlasıyla vardı.
Filyos ekonomisinin can damarı Ateş Tuğla Fabrikası’dır. Aslında idi demem lazım, çünkü artık fabrikanın sosyal maliyeti Filyos’un başına dert olacak gibi görünüyor. Fabrikanın sosyal tesislerinin kullanılamaması Filyos açısından bir hezimettir. Bu sosyal mezarlığın bir an önce Filyos’a kazandırılması lazımdır.
Kırk yıldan bugüne gelinceye kadar Filyos yeni bir sanayi tesisine ev sahipliği yapamadığı gibi, eskisinin de körelmesine seyirci kalmıştır.
Ulaşım hala yeknesaktır. Trenyolunun önemi kırk yıl öncesine göre anlamlı bir biçimde azalmamıştır. Bunun en önemli sebebi, Filyos’u Zonguldak ve Çaycuma’ya bağlayan arterlerin neredeyse yetmiş yıldır fazla bir değişikliğe uğramamış olmalarıdır.
Boş zamanları değerlendirmek ve eğlence adına yapılanlar, kırk yıllık süreçte bir arpa boyu bile ilerlemiş sayılmaz. Stadyum, zorunlu olarak yenilenmiştir ama zaten kırk yıl önce daha iyisine sahip olan Filyos’un bunun üzerine çok daha iyilerini koymuş olması gerekirdi.
Sinema ve tiyatro açısından söylenecek tek kelime yok. Kırk yıl önce iki kapalı bir de açık sineması olan Filyos’ta gelişmenin tersine döndüğünü iddia etmek bile mümkün.
Kuşkusuz –eldeki müthiş potansiyele rağmen- gereken gelişmenin sağlanamamış olması, bundan sonra da yapılamayacağı anlamına gelmez. Tabii, koşullar şimdi daha ağırdır. Kırk yıl önce, talihin Filyos’a ve Filyoslulara sunmuş olduğu imkanlar artık yoktur. İş çok zordur ama başarılamaz değildir.
0 yorum